Safra Kesesi

SAFRA KESESİ

Safra kesesi, ortalama uzunluğu 10 cm. genişliği 3 cm. olan küçük, kese biçiminde bir organdır. Karaciğerin alt yüzünde, karaciğerle temas edecek biçimde bulunur. Karaciğerde yapılan safra sıvısını depolamakla görevlidir. Yemekler mideden ince bağırsağa geçtiğinde kasılarak içinde depoladığı safrayı bağırsağa akıtır. Safra salgısı pankreas salgılarıyla birlikte yediklerimizin sindirilmesine yardımcı olur.

Safra kesesinde çeşitli hastalıklar görülebilir. Bunlar arasında en sık görüleni taşlardır. Diğer hastalıklar arasında safra kesesi fonksiyon bozuklukları, safra kesesi polipleri ve safra kesesi kanserleri sayılabilir.

Safra kesesi fonksiyon bozuklukları olduğunda sindirim sistemindeki çalışma düzeninde bazı aksamalar olur. Kese gerekli olan safrayı zamanında ince bağırsağa boşaltamaz ise yenen yiyeceklerin sindirilmesi aksar. Bu nedenle hastalarda mide hastalıklarına benzer şikayetler görülür. Taşların en büyük belirtisi hazımsızlık, şişkinlik, gaz, bazı yiyeceklerin (kızartmalar, yağlı ve yumurtalı yiyecekler, kuruyemiş, baklagiller, çiğ sebze meyveler gibi) dokunması ve karnın sağ üst tarafında yemeklerden sonra ortaya çıkan şiddetli ağrılardır.

Taş nasıl tespit edilir?

Safra kesesi taşı şüphelenilen bir hastada, aç karnına yaptırılacak üst batın ultrasonografisi ile taş çok kolayca tespit edilir. Ultrasonografi zararlı hiçbir etkisi olmayan bir teşhis aracıdır.

Kimlerde görülür?

Safra kesesi taşı her yaşta görülebilse de en sık orta yaş ve üzerinde, bayanlarda, şişmanlarda ve ailesinde de taş olanlarda görülür. Genç yaşta görülürse hastanın kan hastalıkları yönünden incelenmesi gerekir.

Tedavi yöntemleri

Safra kesesi içinde taş oluşmuşsa bunun tedavisi açık ya da kapalı (laparoskopik), tercihen laparoskopik ameliyatla kesenin alınmasıdır.
Laparoskopik (kapalı) ameliyat
Bu ameliyat genel anestezi altında; karın bölgesine açılan 3-4 adet 5-10 mm lik küçük kanallardan girilen cihazlar yardımıyla, televizyon görüntüsü eşliğinde yapılmaktadır. 1990'lı yılların başından itibaren hızla yaygınlaşan bu yöntem tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de altın standart (ilk tercih edilecek yöntem) haline gelmiştir.

Laparoskopik ameliyatın çok tercih edilmesinin nedeni

Bu yöntemin popüler olmasının en önemli nedeni; hastanın, ameliyat sonrasında gündelik hayatına diğer yöntemlerden çok önce dönebilmesidir. Yine, ameliyat yaralarının çok küçük olması nedeniyle konfor ve esteteğin birleşmesi de, popülariteyi artırmıştır.

Her taş ameliyat gerektirir mi?

Safra kesesi içinde taş varsa bunun kesin tedavisi ameliyattır. Sadece ameliyatın ne zaman yapılması gerektiği hastaya ve taşlara göre değişebilir. Taşlar küçükse, her yemek sonrası safra kesesi çıkışını tıkayarak çok şiddetli ağrı, bulantı ve kusmalara sebep olur. Eğer taşlar ana safra yoluna düşerse safranın bağırsağa akması engellenerek sarılığa sebep olması mümkündür. O zaman 1 günde tedavisi yapılacak basit bir ameliyatın şekli değişecek, ameliyatta safra yollarına da müdahale etmek gerekebilecektir. Ya da ameliyat öncesi endoskopik olarak (ağızdan hortumla girilip) ana safra yolunu tıkayan taş çıkartılacak daha sonra laparoskopik ameliyatla kese alınacaktır. Yani böylece işlem uzayacaktır. Eğer taş tek ve büyükse düşme ihtimali olmadığından hemen ameliyat gerekmeyebilir. Ama taşın keseyi iltihaplandırarak üşüme, titreme, yüksek ateş, ağrı, bulantı, kusma yapması ya da uzun süreli tahriş nedeniyle kese içinde kanser gelişimine zemin hazırlaması ihtimali yüksektir. Bu nedenle ne olursa olsun kese içinde taş tespit edildiğinde uygun bir zaman seçilerek laparoskopik ameliyatla kese alınmalıdır.
Safra kesesinin cerrahi müdahale ile alınması yaşamsal bir sakınca oluşturur mu?
Kesenin alınması hastada bir eksiklik oluşturmaz. Karaciğerin yaptığı safra kese alındıktan sonra direkt olarak bağırsağa akar. Bu nedenle ameliyattan sonra, belli bir süre az az ve sık sık beslenmek gerekir. 10-15 gün sonra ise normalden hiç farksız olarak hastalar beslenebilir