Katarakt
Kataraktın olgunlaşması, kalınlaşması için beklenilmesi gerektiği inancı günümüzde artık geçerli değildir. Zamanında müdahale edilmezse göz tansiyonuna sebep olur ve geri dönülmez körlüğe kadar götürür. İlaçla tedavisi yoktur. Tek tedavi şekli, değişik mikrocerrahi yöntemleri ile yapılan müdahalelerdir.
Göz içinde, uzak ve yakın net görmemizi sağlayan ince kenarlı saydam bir mercek (lens) mevcuttur. Gözün bu doğal merceğinin çeşitli nedenlerle saydamlığını kaybederek bulanıklaşmasına katarakt adı verilmektedir. Halk arasında göze perde indi şeklinde ifade edilir.
Göz merceği, gözbebeği ve irisin arkasında küçük, saydam bir yapıdır. Gözün objektifi olarak nitelenen yapının bir parçasıdır. Parlak ışınlar bu yapıdan geçerek ağ tabakanın üstünde birleşip görüntüyü oluştururlar. Göz merceği esnek olduğundan kavsi artabilir, buna bağlı olarak odaklaşma uzaklığı da değişebilir. Değişik uzaklıklardaki nesnelerin görüntüsünü her zaman ağ tabaka üzerinde odaklayabilir. Çapı 10 mm, kalınlığı 5 mm olan göz merceğinin iki yüzü de dışbükeydir. Göz merceğini meydana getiren oluşumlardan birinin matlaşması görmenin engellenmesi için yeterlidir.
Katarakt türleri perdeleşmenin lens içindeki yeri, seviyesi, oluşum biçimi ya da yaşa göre değişiklik gösterir. Katarakt, körlüğün en çok görülen nedenidir. Işığın sarı noktaya geçişini engellediği için hasta göremez.
Nedenleri
Gözün saydamlığını kaybederek bulanıklaşması ve katarakt oluşumuna yol açmasının nedenleri arasında;
* Lens içindeki protein birikimi
* Lensin yaşlanması
* Ailevi metabolik hastalıklar (şeker hastalığı vb.)
* Gebelikte ilaç kullanımı ya da anne adayının geçirdiği hastalıklar (örneğin kızamıkçık)
* Hipertansiyon
* Glokom
* Göz yaralanması
* Gözlüksüz uzun süre şiddetli ışığa maruz kalmak en başta gelen sebepler olarak sayılabilir. Lens, eski hücrelerin dışarı atılamadığı, zarla çevrili kapalı bir organ olduğu için bu sebepler geri dönüşümsüz bir şekilde lensi bulanıklaştırır. Böylece katarakt oluşur.
Kimlerde görülür?
60 yaşlarından sonra oldukça yaygın bir hastalıktır. Ancak bebekler dahil olmak üzere her yaş grubu insanda görülebilir. Yaş ilerledikçe sıklığı artar. Yaş faktörü lensin özel yapısı sebebiyle önemlidir.
Belirtileri
Kataraktın;
* Bulanık görme
* Işık kamaşması
* Görüş azalması
* Çatallı veya çift görme gibi belirtileri vardır. Zamanında müdahale edilmezse katarakt ilerler. Hasta ancak ışığı ve ışığın yönünü seçebilir.
Tedavi
Katarakt göz sağlığını ciddi anlamda etkiler. Ancak gözün diğer tabakaları sağlam ise uygulanacak tedavi ile görme kabiliyeti tama yakın bir oranda geri kazanılır. Kataraktın ilaçla tedavisi yoktur. Tek tedavi yöntemi değişik mikrocerrahi yöntemleri ile yapılan müdahalelerdir. Cerrahi müdahale ile bulanıklaşan göz merceği çıkarılır, gözün içine sentetik göz merceği yerleştirilir. Bu sistem hastanın ameliyat sonrası gözlük kullanmasına ihtiyaç bırakmamaktadır.
Tedavi yöntemleri
Tedavi yöntemleri son 10-15 yıl içinde büyük değişim göstermiştir. Bu alanda; göz içi cerrahi, ameliyat mikroskopu, özel ince alet ve maddeler yardımı ile büyük aşama kaydedilmiştir. Son yıllarda yaygınlaşan bir yöntemle de birkaç milimetrelik yerden göz içine girilerek bulanık mercek ultrason dalgaları ile eritilmekte ve yine katlanabilir akrilik lensler yerleştirilmektedir. Kataraktın sadece lazer ile tedavisi mümkün değildir. Lazer ameliyat sırasında, sadece bir aşamada kullanılabilir.
Bu yöntemlerin özelliği, hastanın yara yeri çok küçük olduğu için daha kısa dönemde olumlu sonuç alınır. Yıllar öncesinden bilinen kataraktın olgunlaşması, kalınlaşması için beklenilmesi gerektiği inancı günümüzde artık geçerli değildir.
Tedavinin geciktiği durumlarda
Kataraktın tedavisinin geciktirilmesi, özellikle çocuklarda oluşan özel kataraktlarda çok sakıncalıdır. Burada haftalık kayıplar bile önem taşır. Erişkin, yaşlı kataraktında da erken tedavi uygundur. Çünkü lensin şişmesi ve bunun gibi sebeplerle göz tansiyonu oluşumu, diabetin retinada yaptığı değişiklikler gözde önemli sonuçlara yol açar. En önemlisi de geri dönüşü olmayan körlüğe neden olabilir. Retina tabakasında yaşlanma ya da başka bir hastalık söz konusu değilse, operasyon sonrası görme tama yakın kazanılabilir. Ayrıca gecikme, bulanık lenste kalınlaşma, yapışıklıkların oluşması ve diğer dokulara baskı nedeniyle cerrahi müdahale esnasında güçlüklere de neden olur. En önemlisi geciktirilen tedavide, hastanın yüzde yüze yakın görmesi mümkünken, görme seviyesi gitgide düşer. Az görmeye mecbur bırakılarak işi ve özel hayatı olumsuz yönde etkilenir.
Sonuç olarak...
Görme azlığını fark eden hasta vakit geçirmeden bir göz hekimine başvurmalı ve katarakt teşhisi konduysa hekimi ile konuşarak en kısa zamanda ameliyata karar vermelidir.
Op. Dr. Hasan GÖKER
Göz Hastalıkları